Yazımı
okumaya başlarken, aklınızda “Ne demek istiyor bu arkadaş?”
gibi soru işaretleri olabilir. Anlatmak istediklerimi ilerleyen
cümlelerde anlayacaksınız.
Kimimiz
lisede, kimimiz üniversitede, tanıştık anestezi ile. Fakat
çoğumuzun tek bir ortak noktası vardı. Anestezi hakkında pek de
bilgiye sahip değildik. Çevremizdekiler aracılığıyla
yönlendirilmiştik. Bazımız ise ismini bile telaffuz edemiyordu.
”Anastezi” diyenimiz bile vardı. Ama büyüklerimizin tek
bildiği vardı: “Narkoz”.
Şimdi sizleri bir genç ile tanıştıracağım. 17 yaşında çok
erken yaşta hastane ile tanışmış tertemiz bir genç. Henüz 2
aylıkken başlamış sağlık problemleri. Akabinde ardı arkası
gelmeyen hastane geceleri. Sağlık personelleriyle arkadaş olmuş
bu süreçte. Üroloji servisinin sevilen hastalarından olmuş.
Henüz 11 yaşında iken ilk operasyonunu geçirmiş ve vücuduna ait
olmayan nesnelere mecbur kalmış.İlk
ameliyatından sonra doktoru ailesine daha fazla müdahale
edilemeyeceğini ve umutlanmamalarını söylemiş. Fakat ailesi pes
etmeyip, inatla ve yılmadan tedavi yollarını aramaya devam
etmişler. Evde kendi vücuduna ait olmayan “nesne” ile yaşamını
sürdürmeye devam etmiş. 3 yıl daha… Geçen bu 3 yılın sonunda
aile tekrar bir test yaptırmak istemiş. Ve bu sonuç ailenin tekrar
umutlanmasını sağlamış. Sonuçlar karşısında doktorlar
şaşkına dönmüş ve ardı arkası gelmeyecek operasyonların
hazırlıkları başlamış.Ailesi, doktorlarıyla görüştüklerinde
ilk gönüllü olacaklarını söylemişler. Yapılan testlerde
annenin 5/6 doku uyumluluğu tespit edilmiş. Tabi ki de "Anne"
yavrusuna kendinden bir parçayı vermek için sabırsızlanıyormuş.
Operasyonlar başarılı geçiyor, vücuduna ait olmayan nesne ile
yaşamak istemeyen azimli gencimizin umutları artıyordu. Bu sürecin
sonunda artık kendi vücudunda annesinden bir parça vardı.
Evet! Artık bu azimli kardeşimiz ile tanışma vakti geldi. 2
aylıkken KBY (Kronik Böbrek Yetmezliği) teşhisi koyulan, 2008
yılında sol nefrektomi operasyonu geçirmiş. 17 yaşına kadar 17
tane operasyona girip, annesinden yapılan böbrek nakli (2011)
sonrasında, yazımın başından beri bahsettiğim “nesne” yani
idrar sondasından kurtulan ve çok erken hastane ile tanışmasından
dolayı sağlık personeline özelliklede Anestezi Teknisyenlerine
olan aşkını sizlere anlatacağım.
Kendisi
ile yaptığım sohbette şu sözleri beni çok etkiledi: “Doğuştan
belli hastalık içinde olduğum için hekimlerle, teknisyenlerle hep
bir arada oldum. Tanımadıkları ‘ben’ için gecelerini gündüze
katıp yorulmak bıkmak bilmeden beni iyileştirmeye adamışlardı
kendilerini. Bende düşünüp; “Neden onlardan biri olmayayım?”,
“Neden beni iyileştirenler gibi bende hastalara yardım
etmeyeyim?” diye dünlerce düşündüm. Ve içlerinden en kutsalı
olan ‘Anestezi’yi seçtim. Bunu seçmemim diğer dallardan ayıran
özelliği ise acıdan kıvranmakta olan hastayı, acı çekmeden
konforlu bir süreç yaşatan o görünmez maskeli kahramanlardan
biri olmak istedim.”
Bu
azimli gencimiz şuan 17 yaşında, hastalık dolayısıyla
gidemediği okuluna şuan açık liseden devam ediyor. Şuan lise 2.
sınıfta. Tek bir hayali var; Anestezi Teknikeri olmak. Sohbetimizin
ortalarında ‘Anestezi’ hakkında araştırarak öğrendiği
bilgileri kendi ağzından dinlerken hayranlık içinde kaldım. Beni
gerçekten çok etkilemişti. Onunla sohbet ederken aklımdan bu genç
anestezi okumalı ve hayalini gerçekleşmeli diye düşünüyordum.
Fakat örgün eğitim almadığı için eksikleri çok olduğunu
söylüyordu. Tek düşüncesinin vakıf üniversitelerinin olduğunu
da eklemişti sohbetimizde.
Ona yardımcı
olmak için “Bir şeyler yapabilir miyim” diye düşünüyordum.
Aklıma onun hayatını anlatacak ve onun anestezi aşkı hakkında
çevremdekileri bilgilendirecek bir yazı yazabileceğim geldi. Belki
de ona bu şekilde yardımcı olabilirdim.Bu gence biz yardımcı olmalıyız. Hayalini gerçekleştirmesinde
destek olmalıyız. Onun bu azmini karşılıksız bırakmamalıyız.
Bu yazımı sonuna kadar okuyan arkadaşlarımdan da destek
bekliyorum. Yazıyı paylaşarak azimli gencimizin hayat öyküsünü
ve hayallerine destek olabiliriz.
Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder